8 Ekim 2010 Cuma

gece gece

birinin evinde yatıya kaldığınızda garip şeyler yaşadığınız olmuştur.
bu seferki konu yalnız uyurken olanlar :)

kapısı kapalı bir odadasınız ve içeri birinin girdiğini hissediyorsunuz, gelip saçınızı okşuyor. bir zaman sonra uyanıyorsunuz. uyanma ve bu tecrübe arasında geçen sürenin ne olduğunu bilmiyoruz. malum uyku halindeyken süre yanıltıcı, ben diyim yarım saat sen de 5 dak. neyse bi uyanıyoruz, kapı açılmamış bile.(etraftaki eşyalar csi:ny gerektirmiyor, anlayabiliyoruz)

yine bir odadasınız, uykuyla uyanıklık arası bir halde ve de yüz üstü yatmış olalım. o da ne, örttüğünüz pikenin üzerinde basınç hissediyorsunuz. sanki bir kedi yattığınız yere çıkmış da sizin üzerinize basmamaya dikkat ederek yatakta dolaşıyor. uyanıp baksam mı diye düşünürken derin bi uykuya dalıyorsunuz. ama evet o evde kedi yok.

bu defa uyku sırasında bi üşüme geliyor. üşüyünce uyuyamazsın ama uyanık da değilsindir, üşüntünün farkındasındır ama.. hani neredeyse ruhun içinden çıkıp yükselerek sana tavandan baktığında göreceği şekli uyurken görüyorsundur o sırada. ve o üşüme anında neredeyse büzüşürken, ayaklarına dolanan bi ayak hissediyorsun sıcacık, sonra sırtını da ısıtıyor. bir örtü gibi sarıyor seni. gözünü açmadan görüyorsun ki evde uyuyan kişilerden biri o.
sabah uyandığında bakıyorsun herkes kendi halinde, kimse kimseyi ısıtmamış.

uydurma değil ha bunlar, uyku gerçekliğinde olanlar..bizzat yani.
yok mu böyle mistik müstük şeyler?

20 Eylül 2010 Pazartesi

düş

gözlerimin içine bakmasaydın,
benim gözlerim dolmasaydı seni düşününce...
seni görünce kalbim titremeseydi,
hatta ben de hiç aklına gelmeseydim senin...
hayatın anlarını oluşturmasak,
anlamsızca anlamlı olmasaydık birbirimize...
ve de sevişmesek...
olurdu aslında.

sadece,
ben saçını okşasaydım senin...
sen koynunu açsaydın ben sokuldukça sana.
sadece,
dokunabilseydik ve kalabilseydik o kadarda.


29 Ağustos 2010 Pazar

evde aşk bitmişti


önce üşendim markete gitmeye, arayayım da çocukla göndersin dedim. sonra her zamanki kontrolcülüğüm dürttü, bilemez şimdi o hangisinin iyi olduğunu git kendin al, diye.

içimi gösteren little prince pijamamın üzerine uzun bunalım hırkamı giyip çıktım. normalde pek yapacağım birşey değil, markette bile hayatımın prensiyle karşılaşabilirim sonuçta, beni o halde görmemeli diye düşünürüm. halbuki hayatımın prensiyse eğer pijamalı, dağınık saçlı, uyku ve ağlama torbalı gözlerimle görüp görmemesi farkeder miydi ki? etmemeliydi. ayrıca şu anda gerçek tek prens vardı o da üzerimdeydi.

neyse aradığım reyonu buldum kalite, fiyat, kampanya filtrelemesi yaptım. ucuz olanlar çabuk tükeniyordu, bir de parça pinçik olup üzerine yapışıyor beklentini karşılamıyordu. kampanyalılar fena değildi, 1 yerine 3 alıyordun ama nasılsa bol diye ihtiyaçtan fazlasını kullanıp olması gerekenden kısa sürede bitiriyordun. kaliteli ve pahalı olanlar, işte onlar okşuyordu insanı hiç ayrılmak istemiyordun ama sonunu bildiğin bir beraberlikti, sonu yine çöp.

kampanyası olanın kampanyasız paketini aldım, hem zaten şu sıra kağıt mendil yerine kullanacaktım ve yeterliydi.

20 Haziran 2010 Pazar

miss me please miss me, miss me out of desire

bir zamandır karışığım.
beklentilerim vardı, sonra beklentilerim yokmuşcasına değişti beklentisiz gibi oldum, sonra tekrar beklentilerim oldu, bu mu sebep ki?

karışık olduğumdan beri, karşımdakini de çözümleyemez haldeyim.
birisiyle tanışıyorsun ve; birlikte gülüp eğleniyorsun, hatta gezip tozuyorsun, sana iyi davranıyor, seninle vakit geçirmeyi seviyor, arıyor soruyor ve sen de bu durumdan hoşnutsun. sen dediğime bakma ben onlar :))
yani?
a.benimle sevişmek istiyor
b.beni istiyor
c.benimle flört ediyor
d.benden hoşlanıyor
e.arkadaşlığımı istiyor
f. aşık -yok canım-

şimdi bunlar çok benzer anlamlı görünen farklı şeyler, ama semptomlar aynı.

bir de çağımızın kavramsal hastalığı var fuckbuddy. sevgiliymiş gibi seviş, arkadaş gibi sarıl insanları.

işte bu karışık olduğum süre boyunca ben de naptım, cinsel uyaran etkisi yapanların hepsini aynı kefeye koydum, seviş gitsin işte insanları.
bir kere olur birden fazla olur farketmez, seviş işte detay arama, derinlik verme, kavramsal çıkarımlar yapma. e iyi, hoş, güzel gibi dimi ama değilmiş işte.

çünkü harcamışım hem bazılarını hem kendimi.
köpekler renkleri ayırt edemezmiş ya, siyah ve beyazmış dünyaları.. köpek olmuşum meğer, ayırt edemez olmuşum ben de.

laçkalamışım, saçmalamışım.

nasıl ayıldığıma gelince, öyle hayatın dönüm noktası gibisinden çok sağlam bi yumruk değil ama etkili oldu. ve baştan söyliyim çok da suçum yok, çünkü ortam her haliyle "yanlış" anlamama müsaitti..
1.yaz gecesi
2.salaş ama güzel müzikler çalan 2 şarkıda bir,bunu da nerden buldu bak şimdi dediğmiz bir mekan
3.tatil kıvamındayız. kafamızda bir tek, ertesi gün hava nasıl, ne yesek,nerde demlensek, nereye gitsek soruları var, relax vitesindeyiz anladın sen :))

ve inan o'nun yüzünde kendimin birkaç zaman önceki ifadesini gördüm, diyalogtan sonra. o eski bendi, bense kim olmuştum kimbilir..evet sadete geliyorum ama yavaş yavaş. :)

ela gözlü, düzgün vücutlu, ten rengi güneşle buğdaya dönmüş, dişleri inci gibi, saçları kazılı adamçocuk.

göz süzdük,bakıştık, ufak oyunlar..ordan buraya giderken sen de gelsene gizli dansları, bardan içki alırken başka yer yokmuş gibi dipdibe sipariş vermeler, ince temaslar..bildiğin flört işte. kimsenin algılamadığı o iki kişi arasında uçuşan uyuşturucu salgıların başdöndürücü rayihası (evet gereksiz edebiyat yaptım)
bu anlardan zevk aldığımı söylememe de gerek yok tabi.

neyse anlatmaya devam..ilk adımı o attı çok şükür konuşmaya başladık biraz havadan sudan, biraz zevklerden renklerden..benzeşmeler,zıtlıklar..sıcak bi his, bıraksam kendimi o tutsa beni dans etmeye başlasak, dans ederken bir olsak, havalansak kuş gibi, uçsak uçsak konmasak..öyle de romantik falan bi durum.

ama bende müşür bozulmuş bi süre önce. müziğin geçiş yapmasını fırsat bilip wcye gideceğimi söyledim, giderken de şöyle bir dönüp çapkın bakış attım..

bekle bekle gelmez, elimi bir daha daha yıkayıp, saçımı tekrar düzeltip süreyi uzatsam da yok.. acaba sıktım mı, aslında benden hoşlanmadı mı, ben kafamda mı kurdum hepsini düşünceleriyle çaresiz geri döndüm. manyaklığa bak adam peşinden wcye gelmiyorsa hoşlanmamıştır düzeyindeyim.
neyse seninki bara yaslanmış, yüzü bana dönük beni bekliyor. yanına gittiğimde rahatlamış bi gülümsemeyle "bi an tuvaletin arka kapısından kaçtığını düşündüm, sıra mı vardı?" dedi.
içimin ferahlamasıyla orta halli bir kahkaha atıp kızın birinin kustuğunu ona yardım ettiğimi falan söyledim, ama ışıklar yine yanmamıştı bende işte.

bardan çıkıp sahilde yürüdük, bu kez adımı ben attım ve öpmesi için fırsat verdim. güzel öpüşüyordu ve bunun için bile secdeye durabilirdim o an.
ben gazı aldım ya duramıyordum, istersen dedim benim odama gidelim..

ve işte yukarıda bahsettiğim o yüz ifadesi ve o ifadeyi gördüğüm anda vücudumu basan ateşle kendimi denize atma isteğim. hata yapmıştım, şimdi bu satırlar boyunca süren sessizlik daha kısaydı belki. ben dedi.. şu anda böyle birşeye hazır değilim, ama seninle çok iyi vakit geçirdim ve yine görüşmek isterim.

tadaa!! balta taş ikilisi..seviş gitsin işte insanı değilmiş, flört müymüş, arkadaş mıymış, beni mi istermiş kestirememişim. ve tamam çok trajik değil, en azından görüşmek isterim dedi, ama kendimi odun gibi hissetmemi engellemedi bu.

merakı engellemek için:
görüştük sonra, seviştik de, seviştikten sonra da görüştük ama fuckbuddy değil de sevgili olduk uzun olmayan bir süre. sonra farklı şehir insanları olarak el salladık birbirimize.
güzel...
insandın,
seviyordun,
sevişiyordun,
şımartıyordun.
kokun,
huzur verirdi uyurken...

seni özlemişim.

4 Mayıs 2010 Salı

rahim ağzı kanseri (hpv)

HPV AŞISI (RAHİM AĞZI KANSERİ AŞISI)

Human Papiloma Virus (HPV) ABD’de en sık görülen cinsel temasla bulaşan hastalıklar arasındadır. Bu ülkede HPV virusu her yıl 6.2 milyon insana bulaşmaktadır. HPV’nin kadın nüfusta her ne kadar bazı önemli hastalıklara sebep olduğu bilinmekte ise de erkeklerde de hastalıklara neden olmakta veya kadınlara bulaştırılmaktadır.

Gardasil (HPV aşısı) canlı virus taşımayan bir aşı olup 6 aylık süre içerisinde 3 doz şeklinde uygulanmaktadır. Rahim ağzı kanseri ve genital siğillere neden olan 4 tip viruse karşı yüksek derecede etkin bir aşı olarak kabul edilmektedir.

1) Aşı hangi yaş aralığında yapılmalıdır?

HPV aşısı 12-26 yaş arasında genç kızlara ve en erken 9 yaş başlangıç olarak yapılabilmektedir.

1.a-Neden bu kadar genç yaşta önerilmektedir ?


Cinsel yaşam başlamadan önce ve HPV tiplerinden her hangi biri ile karşılaşmamış olmak aşıdan en yüksek korunmayı sağlamaktadır.

1.b-Cinsel aktivitesi olanlarda aşı faydalı mıdır ?


Cinsel yaşamı başlamış olan kadınlarda aşı koruyucu olmasına rağmen, cinsel teması olmamış kişilere göre daha az korunmaktadırlar. Bunun nedeni cinsel yaşamı başlamış olanlarda bazı HPV tipleri bulaşmış olabileceğinden aşının koruma gücünde azalma oluşmaktadır. Buna rağmen herhangi bir HPV tipinde bulaşma olsa dahi diğer 3 tipe karşı korumanın devam ettiği görülmektedir.

1.c- Neden 9-26 yaş arası gibi bir aralık sözkonusudur ?


HPV aşısının etkinliği ile ilgili çalışmalar başlangıç olarak bu yaş aralığını kapsamış ve yetkili ilaç kontrol kurumları tarafından sertifiye edilmiştir. Yakın zamanda 26 yaş üzerine çalışmalar başlamış, bazı sonuçlar elde edilmiştir. Halen ilaç izin komisyonları 9-26 yaş aralığını esas almaktadır. (CDC guidelines 2006).

1.d- Erkeklerde aşı yapılabilinir mi?


Kanıta dayalı tıp açısından erkeklerde HPV aşısına ait kesin bir kanıt henüz yeterli değildir. Dolaylı veri ve bulguların ışığı altında penis, anüs kanseri ve genital siğil gibi patalojiler üzerinde yararları olacağı düşünülmektedir. Bilimsel çalışmaların seyrine göre erkeklerin aşılanmasının, kadınları da bazı kanser tiplerinden dolaylı olarak koruyacağı düşünülmektedir. Fakat elimizde kesin kanıtlar olmaması nedeni ile henüz erkekler üzerinde aşılama protokolleri söz konusu değildir.

1.e- Gebe kadınlar aşı olabilir mi?


HPV aşısı halen gebelerde önerilmemektedir. Gebelerde ve anne karnındaki bebekler üzerinde, aşının yan etkileri üzerine yeterli kanıt ve araştırmalar yoktur. Bugüne kadar yapılan çalışmalar, gebelerde ve yeni doğan üzerinde istenmeyen etkilerini göstermemiş olmasına rağmen ,mevcut çalışmalar kesin kanıt açısından yetersiz kalmaktadır. Mevcut bilgiler, gebeliğin sona ermesinden sonra aşıların başlamasını veya eksiklerin tamamlanmasını önermektedir. Aşının ilk dozu yapıldıktan sonra gebeliğini fark eden gebelerin diğer aşılarını gebeliğin sonlanmasından sonra devam etmesi gerekmektedir.

2) HPV aşısının etkinliği ne kadar?


HPV aşısı 4 tip viruse karşı yüzde yüz koruma sağlamaktadır. Bu 4 tip virüsün oluşturabileceği serviks, vulva ,vagina prekanseröz oluşumlarını ve genital siğillerini engellemektedir. Yukarıda belirtilen bu yüksek oranlı koruma 9-26 yaş arasında 4 tip HPV enfeksiyonu ile hiç karşılaşmamış kişileri kapsamaktadır. HPV’ nin 4 adet tipinden her hangi biri ile karşılaşmış bireylerde bu koruma oranları düşmektedir. HPV aşısının mevcut prekanseröz lezyonları veya genital siğilleri tedavi edici özelliği kesinlikle yoktur. Koruyucu etki ile tedavi edici etkileri karıştırmamak son derece önemlidir.

2.a- HPV aşısı kaç yıl süre ile koruyuculuğunu devam etmektedir?

Aşının kaç yıl süre koruduğu kesin olarak bilinmemektedir. Bugüne kadar yapılan bilimsel çalışmalar, aşının koruyuculuğunun en az 5 yıl olduğunu kanıtlamıştır. Koruyuculuğun 5 yıl üzerinde olabileceği düşünülmektedir fakat yeterli çalışmalar henüz elde yoktur.

2.b- HPV aşısının yetersiz kaldığı noktalar nelerdir?


Aşının bütün HPV virüslerine karşı koruma sağlamaması nedeni ile genital kanser ve siğillere karşı tam bir koruma sağlamaması mümkün olmamaktadır. Rahim ağzı kanserlerinin %30 oranına karşı koruma sağlanmamaktadır. Bu nedenle aşı sonrası kadınların rahim ağzı kanserine karşı tarama testlerine (Pap Smear testi gibi) devam etmeleri şarttır. Aynı zamanda genital siğillerinin %10 oranı kadarı aşıya rağmen korunulmamaktadır. Bu nedenle diğer cinsel temasla bulaşan hastalıklara ve koruma çatısı dışında kalan HPV türlerine karşı kişilerin gerekli duyarlık ve korunmayı göstermesi gerekmektedir.

2.c- Genç kızlarda yeterli koruma için aşının her üç dozunun yapılması gerekli midir?


HPV aşısının yeterli koruma sağlaması için genç kızlarda bir veya iki doz yapılması yeterliliği hakkında yeterli kanıt yoktur. Bu sebeple eldeki bilgiler ışığı altında her üç dozun tamamlanması, gerekli koruma için şart görülmektedir.

3) HPV aşısının güvenilirliği nedir?


HPV aşısının FDA (Federal Drug Administration) kurumu tarafından yaşları 9-26 arası olan 11.000 kadın üzerinde emniyet ve güvenirlik çalışmaları yapılmıştır. Bu çalışma, aşıya ait ciddi bir yan etki olmadığını göstermiştir. En sık görülen yan etki, aşı yerinde bazen görülen yanma hissidir. CDC (Central Disease Control) ve FDA halen aşı güvenilirliği ile ilgili çalışmalarını ortaklaşa devam ettirmektedir.

4) Rahim ağzı kanseri ve HPV virusundan korunmanın diğer yolları nelerdir?

Rahim ağzı kanserlerinin %70 oranına neden olan bir başka aşı henüz deneme ve çalışma sürecindedir. Yakın zamanda bu aşı sağlık hizmetine sürülecektir.

Yıllık ve düzenli yapılan pap smear testleri rahim ağzı kanserlerinin büyük bir kısmının erken ve tedavi edilebilinir dönemde yakalanmasını sağlamaktadır. Amerika Birleşik Devletlerinde rahim ağzı kanserine yakalanların büyük çoğunluğu ya hiç ya da son 5 yıl içerisinde Pap Smear testi yaptırmamış kadınlardan oluşmaktadır.

Prezervatif kullanımının, rahim ağzı kanserinden koruma sağladığı ve genital siğilleri azalttığı belli bir oranda bilinmektedir. Aynı zamanda prezervatif kullanılmasının AIDS ve cinsel temasla bulaşan birçok hastalığı belli bir oranda engellediği bilinmektedir.


kaynak

1 Mayıs 2010 Cumartesi

toz kiri temizler

kardeşlere genel bir bakış atıldığında benzer görünür de, tek tek kaşı, gözü, burnu diye bakınca farklıdır. son durumdan sonra duygularıma tek tek bakınca anlamsız ama genel değerlendirdiğimde 'birşey' gibi duruyordu... inkar nasıl ki saplantıyı kuvvetlendiriyorsa, aşık olmuşsun diyenlere "tabii ki hayır" dedikçe o kuyunun içine düşüyordum sanki.

her ne kadar kuşların kendilerini toza toprağa bulamalarının sebebinin tüylerini havalandırmak için olduğunu söyleseler de,ben teyemmüm eder gibi düşünüyorum onları. ve bir miktar kuşları örnek alacağım şimdi, duygularımdan arınmam en azından uzaklaşmam gerek.
...
hasta olmadığım halde (aslında bu da hastalıktı bir nevi) öğleden sonra hastayım diyerek izin aldım, huyum olan bir şey değil ve zaten o yüzden yaptım. kendi prensiplerime ve içinde bulunduğum düzene 'başkaldırı' gibisinden, "istersem kendimi özgür kılabilirim"i kendime göstermek için ilk adımdı.
sıra tozlanmaya gelmişti hem de ne toz... arkadaşlığımızın yılları bulduğu, bazen ağlama duvarım, bazen kafa 1500 co-pilotum, bazen can simidim, bazen uyurken sarıldığım oyuncağım olan arkadaşımı aradım. sana geliyorum içicez ve sonrasında neler olur bilmiyorum diyerek... bir anlamda pislikti yaptığım, ama nasılsa bunca yıl içinde o'nun aklından da geçmiştir benimle sevişmek, gizli amacıma hizmet etmenin o'nun için sorun olacağını sanmıyordum bu yüzden.
vodka almıştım, gittiğimde o da sigara sarıyordu... uzundur içmediğimden, aldığım derin nefes ciğerimi yaktı yine, peşisıra bir yudum vodka ve hafif baş dönmesi... nefesler, yudumlar serzenişlerim... omzuna yaslanışım, saçımı okşayışları, teselli sözleri... boynuna sarılıp akıttığım gözyaşları teninden tekrar dudaklarıma bulaşıyordu. ve gözyaşlarıma bulanan boynunu öperken kendimi öper gibi oldum, bir daha öptüm, sonra içtim gözyaşlarımı. yüzüne döndüm, o'nun gözleri de buğulanmıştı, gözlerinden öptüm. birkaç saniye birbirimize baktık öylece ne düşündüğümüzü anlamaya çalışır gibi. kalkıp müziği ayarladım, her dinlediğimde aşık olduğumu söyledikleri o piçi hatırlatan şarkıları sıraladım.
dönüp ata biner gibi kucağına oturdum, cigaradan birer nefes daha alıp öpüşmeye başladık. çene kemiğinin boynuyla birleşimini, adem elmasını, köprücük kemiklerini yalama öpme arası dudak ve dil hareketleriyle dolaştım. o da yumuşak öpüşlerle beraber belimde, sırtımda gezdirdiği parmaklarının aceleci olmayan bir hareketiyle çamaşırımı çıkardı.
tüm bu duygusallığımızın yanında, yıllardır aktif olmayı hasretle bekleyen bir yanardağ gibi hararetliydik de.
bir süre daha koltukta yalanıp sürtündükten sonra, bacaklarımı beline dolayıp "hadi yatağa gidelim" dedim. defalarca beraber uyuduğumuz, ben ya da o salonda uyurken başkalarıyla seviştiğimiz o yatakta şimdi ikimiz sevişiyorduk.

"you spurn my natural emotions
You make me feel like dirt
And I'm hurt...
And if I start a commotion
I run the risk of losing you
And that's worse..."


29 Nisan 2010 Perşembe

kopya film

Arkadaşımla kopya film satan dükkana kıkırdayarak girdik, biz girdiğimizde henüz o yoktu içeride. Filmlerin önüne geçip sırayla bakmaya başladım, bi iki sıra ilerlemiştim ki yanımda farkettim o’nu...
ortak kullanıma açık alanlarda bir de özel alanlar olur ya, çizgisi çapı belirsiz ama başkasının sınırlarını ihlal etmemek için dikkat edilen hah işte o yoktu aramızda.
rahatsız da olmuyorduk, hatta yine belirsiz bir çekim alanı vardır ve sanki sizi itiyormuşçasına biryerlere, birilerine yaklaşırsınız ya, işte o vardı aramızda... ikimiz de açıktık yani. neredeyse benim bıraktığım filme o bakıyor derecesinde ellerimiz yakın, birbirimizin yüzüne bakmadan, konuşmadan tensel, çekimsel bir iletişim kurduk iki dakikada.
Bir ara ben dükkanda başka bir köşeye gidip süzdüm arkadan; poposu sıkıydı, omuzları dardı ama çelimsiz de değildi, yakın mesafe bir yerlerden gelmiş olmalı ki eşofman vardı üzerinde. ben onu incelerken kafasını küçük açılarla sağa sola çevirdi, birine bakar gibi.
Tekrar yanına döndüm, çekim öyle kuvvetliydi ki uzakta durmam mümkün değildi, vücudu beni çağırıyordu. Arkadaşıma bir film gösterme bahanesiyle arkasından dolandım ve neredeyse temas edecek kadar yaklaştım, hafif bir rüzgar esmiş de nereden gelmiş anlamak ister gibi kafasını hafifçe kaldırıp tekrar filmlere bakmaya devam etti. Aslında şöyle arkasına geçip yaslanarak iki yanından sarmalamayı, ellerimi tşörtünün içinde dolaştırmayı, "cebini" yoklamayı nasıl isterdim, o da isterdi eminim... Tam arkasındayken dengemi kaybetmiş gibi yapıp sürtündüm biraz. muzurca gülümseyip "dengem bozuldu pardon" dedim, o da bıyık altı gülüp "benim de" dedi.
Biliyordum işte, bu dükkandan beraber çıkacaktık. Karşılık vermesinden yüz bulup yanına sokuldum, göğsümü sol koluna yaslayıp "şu film nasıl" diye sordum, bi an şaşaladı. Ama oracıkta sevişelim desem reddetmezdi de. Daha da açık davranıp "film mi izleyecektin" dedim, niyetimi anladı. "yapacak başka birşey bulamamıştım"...

dükkandan çıkarken elele tutuyorduk, tüm enerjimiz oradan akıp geçiyordu sanki. çoktan ıslanmıştım, onun da hazır olduğunu görüyordum. "nerede oturuyorsun" dedim, gözlerini ayırmadan sokağın sonundaki evi başıyla işaret etti.
apartmana girdik,merdivenin ilk dönemecinde daha fazla sabredemedi, hafif bir itişle beni duvara yasladı, boynumu sıkar gibi tuttu. bazı acılar hoşuma gidiyor ama bazısına da tahammül edemiyorum, dilimi emiyorken ısırdığında geri ittim. koşarak eve çıktık, yatağı dağınıktı. mutfak tezgahına oturdum, çorabımı sıyırdı...
-